20 Ocak 2025

İkinci perde: Trump yeniden görevde

Trump’ın ikinci dönemini ilk dönemiyle karşılaştırmak yanıltıcı olur. Zira Donald Trump, ikinci kez başkanlık koltuğuna çok daha güçlü bir şekilde oturuyor. Bu güç, Trump’a yalnızca Amerika’nın siyasi ve toplumsal yapısını yeniden şekillendirme imkânı sunmakla kalmıyor; aynı zamanda küresel düzen üzerinde de derin izler bırakma potansiyelini artırıyor

 
Donald Trump yemin etti ve ABD'nin 47. Başkanı oldu

Donald Trump’ın ikinci kez başkanlık yemini etmesi Amerikan siyasetinde yeni bir dönemin habercisi. Popülistler, teknokratlar, teknoloji ve enerji devleri ile kültürel muhafazakârların oluşturduğu geniş bir koalisyon artık ABD yönetiminin merkezinde yer alıyor. Hedefleri ise net: içeride yeni sağın gündemini mümkün olan en hızlı biçimde uygulamaya koymak ve bu süreçte küresel siyasi dengeleri yeniden şekillendirmek.

Trump karşıtı protestolar

2017’de Trump’ın ilk yemin töreninde milyonlarca protestocu Washington D.C. sokaklarını doldurmuştu. Kadın yürüyüşlerinden çevreci gruplara, göçmen hakları savunucularından LGBTQ+ aktivistlerine kadar farklı muhalif gruplar, Trump’ın göreve başlamasını protesto etmek için bir araya gelmişti. Protestolar sadece Washington’la sınırlı kalmamış, dünyanın farklı şehirlerinde eş zamanlı gösteriler düzenlenmişti. 2017 Ocak ayında Trump başkanlık koltuğuna oturduğunda güçlü bir toplumsal muhalefet ile karşılaşmıştı.

2025’teki ikinci yemin töreni ise tamamen farklı bir atmosferde gerçekleşti. Protestolar, 2017’ye kıyasla oldukça sınırlıydı. Gösteriler, daha küçük gruplar tarafından düzenlenirken, gösterilere medya ilgisi de oldukça düşüktü. Bu farklılık, yalnızca Trump’ın ikinci dönemine yönelik ilgisizliğin değil, Biden yönetimine duyulan geniş çaplı hayal kırıklığının bir yansıması olarak da görülmeli. Trump’a muhalif kesimlerin büyük bir bölümü, Biden yönetiminin vaatlerini gerçekleştiremeyen politikaları yüzünden Trump’ın kazandığını düşünüyor.

Tam da bu nedenle, Trump karşıtlığı birleştirici bir güç olarak etkisini yitirmiş, daha önce sokakları dolduran kolektif enerjinin yerini ise bireysel öfke ve derin bir hayal kırıklığı almış durumda. ABD siyasetinin geleceğini hem Demokratlara hem de Cumhuriyetçilere yönelik bu yaygın öfke ve hayal kırıklığının kendisini nasıl ve hangi yollarla ifade edeceği belirleyecek.

Trump'ın yemin törenindeki konuşmasından

Trump mitingi

Trump’ın yemin töreninden bir gün önce düzenlediği miting ise ikinci dönemi için tabanını harekete geçirme ve siyasi mesajlarını pekiştirme amacı taşıyan bir güç gösterisiydi. Trump’ın çekirdek destekçileri, "Make America Great Again" (MAGA) hareketinin hâlâ dinamik bir güç olduğunu göstermek için etkinliğe yoğun ilgi göstermiş, Avrupa sağının liderleri de mitingde yerlerini almışlardı.

Mitingin en dikkat çeken anlarından biri, geçmişte Trump’ın şarkılarını kullanmasına itiraz eden ikonik müzik grubu Village People’ın "Y.M.C.A." şarkısını mitinge katılarak söylemesi ve Trump’ın bu şarkı eşliğinde dans etmesiydi. LGBTQ+ topluluğu için sembolik bir parça olan bu şarkının Trump tarafından sahiplenilmesi, onun farklı kültürel ve ideolojik sembolleri dönüştürme ve kendi siyasi anlatısına dahil etme becerisinin bir başka kanıtı.

Donald Trump, yemin etmek üzere Rotunda'da 

Kimler katildi? Yeni dünya sağının sembolleri

Donald Trump’ın ikinci dönem yemin töreni, liderlik tarzının bir uzantısı olarak Amerikan siyasi ritüellerini bir kez daha sarsan bir etkinlik oldu. Geleneksel olarak ABD başkanlarının yemin törenleri, iktidarın barışçıl transferini simgeleyen ve genellikle eski başkanlar ile üst düzey Amerikalı yetkililerin katıldığı ulusal etkinlikler. Yaşayan eski başkanların törene katılması da bir gelenek.

Bu geleneğe rağmen Donald ve Melania Trump 2021’de Joe Biden’ın yemin törenine katılmamıştı (böylelikle Trump 1869'dan bu yana görevden ayrılırken yemin törenine katılmayan ilk başkan olacaktı). Trump’ın yemin törenine ise eski başkanlar Joe Biden ve Bill Clinton eşleriyle birlikte katıldı. Ancak, Barack Obama yalnız gelmişti (bravo Michelle mi demeli!).

Dünkü törenin asıl gelenek bozucu noktası ise Trump’ın (yine) bir ilki gerçekleştirerek törene yabancı liderleri davet etmesiydi. Trump’ın küresel sağ hareketlerle daha yakın bir ilişki kurma niyetini de gözler önüne serecek bir biçimde davet edilen liderler arasında Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni vardı.

Ayrıca, Trump Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i de törene davet etmişti. Xi kendisi gelemeyince onu temsilen Çin Devlet Başkan Yardımcısı Han Zheng törende hazır bulundu. Çin’in davet edilmesi, Trump’ın Pekin ile ilgili geçmişteki sert söylemleriyle tezat oluşturan, stratejik bir yaklaşımın işareti. Zira ABD sermayesi ile Trump arasında ilişkilerin derinleşmesi Çin politikalarında yumuşama beklentilerini de arttırmış durumda.

Trump’ın davet ettikleri kadar, davet etmedikleri de önemli. Davet edilenler, Avrupa ve Latin Amerika’da yükselen sağ hareketlerin temsilcileriyken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen gibi liberal Batı’nın çok taraflılık savunucuları törene davet bile edilmedi. Bu tercih, Trump’ın ikinci döneminde uluslararası iş birliği ve NATO gibi geleneksel ittifaklardan ziyade, ideolojik yakınlık ve ulusal çıkar önceliklerini temel alan bir dış politika izleyeceğinin bir başka kanıtı.

Trump’ın gündemi

Donald Trump, yemin töreninde başkanlık görevine başlar başlamaz uygulamaya koyacağı politikaları ana hatlarıyla açıkladı. Öncelikli olarak, ABD-Meksika sınırında ulusal acil durum ilan edeceğini belirten Trump, yasa dışı göçmen girişlerini derhal durdurmayı ve "suçlu yabancıların" ülkelerine geri gönderilmesi sürecini başlatmayı hedeflediğini ifade etti.

Enerji politikaları konusunda da radikal değişiklikler planlayan Trump, "ulusal enerji acil durumu" ilan edeceğini ve fosil yakıt üretimini artırmak amacıyla "Drill, baby, drill" (Kaz, bebeğim, kaz) sloganıyla petrol ve doğalgaz sondaj faaliyetlerini teşvik edeceğini duyurdu. "Dünyanın en geniş petrol ve doğal gaz rezervlerine sahibiz, bunları kullanacağız" ifadesiyle ABD’yi enerji ihracatında lider konuma taşıma planını yineledi. Ayrıca "Yeşil Yeni Düzen" (Green New Deal) olarak bilinen çevre politikalarını sona erdireceğini açıkladı.

Ekonomik alanda, enflasyonu düşürmek ve maliyetleri hızla aşağı çekmek için kabine üyelerine yetkilerini en etkin şekilde kullanmaları talimatını vereceğini belirten Trump, Amerikan ekonomisinin yeniden güçlendirilmesi için yabancı ülkelerden yapılan ithalata ağır tarifeler getireceğini ifade etti. "Kendi vatandaşlarımızı vergilendirmek yerine yabancıları vergilendireceğiz" diyerek Amerikan halkını "zengin yapma" vaadini tekrarladı.

Kültürden toplumsal cinsiyet haklarına, Meksika Körfezi'nden ekonomik verimliliğe kadar uzanan tüm kampanya vaatleri ve sonrasındaki söylemleri, bu ilk yemin konuşmasında kendine yer buldu.

Trumpizm’in ikinci perdesi

Trump’ın ikinci dönemini ilk dönemiyle karşılaştırmak yanıltıcı olur. Zira Donald Trump, ikinci kez başkanlık koltuğuna çok daha güçlü bir şekilde oturuyor. Arkasındaki finansal destek daha büyük, sermaye gruplarıyla ilişkileri daha derin ve ilk döneminden farklı olarak ulusal çapta oyların çoğunluğunu almış durumda. Ayrıca siyasetin karmaşık dinamiklerinde nasıl ilerlemesi gerektiğini artık çok daha iyi biliyor. Etrafını sadık bir ekip ile çevrelemiş ve Amerikan devletinin tüm aygıtlarını – yasama, yürütme ve yargıyı – kontrol ederken Cumhuriyetçi Parti üzerinde tam bir hâkimiyet kurmuş durumda.

Bu güç, Trump’a yalnızca Amerika’nın siyasi ve toplumsal yapısını yeniden şekillendirme imkânı sunmakla kalmıyor; aynı zamanda küresel düzen üzerinde de derin izler bırakma potansiyelini artırıyor.

Trump’ın vaat ettikleriyle gerçekte sunacakları arasındaki farkı ve bıraktığı mirasın nasıl şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz.

 

 

Evren Balta kimdir?

Evren Balta, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. ODTÜ’de ‘sosyoloji’, Columbia Üniversitesi’nde ‘uluslararası ilişkiler’ alanında yüksek lisans yaptı. Doktora çalışmasını ‘siyaset bilimi’ alanında New York City Üniversitesi’nde tamamladı. Karşılaştırmalı siyaset, siyasal şiddet, popülizm, güvenlik, dış politika, vatandaşlık ve ulusötesi siyaset alanlarında yoğunlaşan çalışmalar yaptı.

Derleme çalışmaları Türkiye’de Devlet, Ordu ve Güvenlik Siyaseti (İsmet Akça ile birlikte, Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2010); Küresel Siyasete Giriş (İletişim Yayınları, 2014), Kuşku ile Komşuluk: Türkiye ve Rusya İlişkilerinde Değişen Dinamikler (Gencer Özcan ve Burç  Beşgül ile birlikte, İletişim Yayınları, 2017) adlarıyla yayımlandı.

Küresel Güvenlik Kompleksi (İletişim Yayınları, 2012), Tedirginlik  Çağı: Şiddet, Siyaset ve Aidiyet Üzerine (İletişim Yayınları, 2019), The American Passport in Turkey: National Citizenship in the Age of Transnationalism (Özlem Altan-Olcay ile birliktee, UPenn, 2020) adlı kitapları yayımlandı.

Türkiye’de Amerikan Pasaportu / Ulusötesi Çağda Aidiyet ve Vatandaşlık (Koç Üniversitesi Yayınları, 2024) adıyla Türkçe’ye çevrilen ortak çalışması, 2021 yılında Amerika Sosyoloji Derneği’nin en iyi kitap ödüllerinden birine değer görüldü.

Araştırmaları Fulbright, Mellon Vakfı, Social Science Research Council, American Association for University Women ve TÜBİTAK tarafından desteklendi.

Özyeğin Üniversitesi’ne katılmadan Avusturya ve ABD’de akademik çalışmalar yaptı, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde ‘kıdemli araştırmacı’, TÜSİAD bünyesinde oluşturulan Küresel Siyaset Forumu’nda ‘akademik koordinatör’ olarak görev üstlendi, New York City Üniversitesi The Graduate Center’dan ‘seçkin mezun’ ödülü aldı.

Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı görevini yürütürken, 2024/2025 akademik yılı için “kıdemli araştırmacı” olarak Harvard Üniversitesi Weatherhead Uluslararası İlişkiler Merkezi’nde çalışmaya başladı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Trump’ın 2025 yemin töreni: Çöp kamyonu ve Porsche birlikte arz-ı endam eylediğinde

Trump’ın 2025 yemin törenine yapılan büyük kurumsal bağışlar tam da bu gerçeği gözler önüne seriyor: Trump bir yandan “halkın adamı” olarak kitleleri mobilize ederken, diğer yandan en güçlü ekonomik aktörlerden aldığı yüz milyonlarca dolarlık destekle iktidara geri dönüyor

Zafer değil; umut ve korku

Suriye’de birden fazla ses, birden fazla gelecek hayali var. Mevcut durumda, Suriye'de inşa edilecek yeni rejimin gerçekte ne kadar demokratik olacağı belirsiz. Şam’da nüvelerini gördüğümüz iktidar yapılanması gücünü iç savaş sırasında silahlanmış gruplar, mezhepsel bağlar ve dış aktörlerle kurulan patronaj ilişkilerinden alan bir yapı üzerinden sürdürmeye hazırlanıyor gibi

Suriye’de yeni dönem: Riskler ve gerilimler

Suriye yeni bir dengeye kavuşabileceği gibi, derin yapısal/sistemsel sorunları çözemediği takdirde savaş yeniden alevlenebilir. Peki, bu yeni denge arayışında Türkiye’yi de yakından ilgilendiren büyük yapısal/sistemsel sorunlar neler?

"
"